18 Ağustos 2009 Salı

çevre

Nehir ve göller kuruyor

BM öncülüğünde hazırlanan ''İmkanlarımızın Ötesinde Yaşam, Doğal Kaynaklar ve İnsanlığın Refahı'' adlı bildiride, son 40 yılda, nehir ve göllerden, sulama, konut ve endüstriyel kullanım için çekilen su miktarının iki katına çıktığı belirtildi.

AA
Güncelleme: 10:44 TSİ 18 Ağustos. 2009 Salı

ANKARA - Dünya çapında bin 360 bilim insanının çalıştığı, Dünya Araştırmaları Enstitüsü tarafından yayımlanan ve Türkiye Bilimler Akademisi tarafından Türkçeye çevrilen bildiride, yüzyıllar içinde ekosistemde yaşanan değişimlere ilişkin bilgilere yer verildi.

Bildirinin, su kullanımı ve barajlardaki su konusuna ilişkin bölümünde, son 40 yılda, nehir ve göllerden, sulama, konut ve endüstriyel kullanım için çekilen su miktarının iki katına çıktığı belirtilerek, ''Bunun sonucunda bazı nehirlerin suyu oldukça azalmıştır'' denildi. Bildiride, ''Hatta bir ara Çin'deki Sarı Nehir, Afrika'daki Nil ve Kuzey Amerika'daki Colorado Nehri, okyanusa kadar ulaşamamıştır. Şimdi nehirler, kabuklu deniz canlılarına, balıklara ve kuşlara yaşamlarını sürdürmeleri için besin desteği sağlayan çökeltileri daha az miktarda taşıyabilmektedir'' tespitinde bulunuldu.

Nüfusun büyük çoğunluğunun akarsulara ulaşabildiği ve temiz su kaynaklarının yüzde 40-50'sinin insanlar tarafından kullanıldığına yer verilen bildiride, 1960 ve 2000 yılları arasında rezervuar biriktirme kapasitesinin dörde katlandığı, büyük barajlarda biriktirilen su miktarının, doğal nehir yataklarında bulunandan 3 ila 6 kat fazla olduğunun tahmin edildiği belirtildi.

KARASAL YÜZEYİN DÖRTTE BİRİ EKİLİ

Bildirinin, doğadaki dönüşüm ve bozulmaya ilişkin bölümünde ise şöyle denildi:
''1950'den sonraki 30 yılda birçok alan, 1700 ve 1850 arasındaki 150 yıldan fazla oranda tarlaya dönüştürülmüştür. Bunun sonucunda şimdi dünyanın karasal yüzeyinin, yaklaşık bir çeyreklik bölümü yani yüzde 24'ü ekili haldedir.

1980'lerden beri Ekvator iklim kuşağında ve buna komşu (subtropikal) bölgelerdeki çamurlu kıyılarda, ırmak ağızlarında ve bataklıklarda sık ağaç türlerinden oluşan mangrov ormanlarının yaklaşık yüzde 35'i kaybedilmiş, dünyadaki mercan kayalarının yüzde 20'si imha edilmiş, diğer yüzde 20'si de bozulmuş veya tahrip olmuştur.''

Besin kullanımı ve düzeylerine de değinilen bildiride, biyolojik olarak kullanılabilen nitrojenin (azot) insan faaliyetleriyle, doğal süreçlerin ürettiğinden daha fazla üretildiği ve okyanuslara dökülen nitrojenin 1860'tan beri iki katına çıktığı ifade edildi.

Bildiride, fosforun daha geniş çevrelere yayılmadan uzun yıllar toprakta kalabildiğine işaret edilerek, fosforlu gübrelerin kullanımı ve tarımsal topraklarda fosfor birikimi oranının, 1960 ve 1990 yılları arasında yaklaşık üç kat arttığı belirtildi.

AVLANAN BALIK MİKTARI AZALIYOR

Deniz balıkçılığının aşırı avlanmaya maruz kaldığı vurgulanan bildiride, şunlar kaydedildi:
''İnsanlar tarafından avlanan balık miktarı 1980'lere kadar artmıştır, fakat şimdi kaynakların kıtlığından dolayı azalma eğilimi göstermektedir. Birçok denizde avlanabilen balığın toplam ağırlığı, endüstri balıkçılığının başlamasından önceki dönemde tutulabilen balık miktarının onda birinden daha azdır. İç sularda yapılan balıkçılık, özellikle yoksullara yüksek besin sağlamaktadır. Ancak bu da aşırı avlanmadan, doğal yaşam değişikliklerinden ve suların çekilmesinden dolayı azalmaktadır.''

Bildiri, BM örgütleri, uluslararası konvansiyonlar, sivil toplum kuruluşları, iş adamları ve yerel halkın katılımıyla hazırlanan ''Binyılın Ekosistem Değerlendirmesi Raporu''nun özeti niteliği taşıyor.

NTV MSNBC DEN ALINTIDIR.

30 Kasım 2008 Pazar

ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ


Atatürk orman çiftliği Atatürk'ün doğayı ve çevreyi ne kadar sevdiğinin en büyük göstergesiydi evet göstergesiydi bundan 30 sene önce her yeri yemyeşil doğa cenneti gibi bir yerdi.Şimdi ne halde biliyormusuz ?sırf rant edebilmek için harabe haline gelmis bir yer görüntüsü.Tabi Ankaranın merkezinde kalan böyle büyük bir bölüm çogu açgöz rantçının ağzını
sulandırıyor bu açlar için çevrenin, yeşilliğin ve Atatürk sevgisinin hiç bir önemi yoktur.Bunlar para uğruna her şeyleri satarlar onurlarını bile ,kaldıkı orman çiftliği çok güzel bir lokmadır bunlar için.Yöneticiler ve onların işbirlikçileride bunun böyle olmasını istiyorlarmış gibi, bunlardan bölgeyi işlevsizlik dolayı satma planı yapanlar çok.Bunlara dur dememiz lazım çocuklarımızdan ödünç aldığımız yeşil çevrenin bir parçası olan bu yeri sattırmayalım.Satmayı gerçekleştirmek isteyenleri protesto ediyorumm..

16 Ekim 2008 Perşembe

cevre

CEVRE SORUNLARIYLA İLGİLEN.ÇEVRE ÇEVRE BİLİNCİNE SAHİP OL .GELECEĞİN İÇİN
ÇEVRENİN TEMİZ OLMASI İÇİN UĞRAŞ...DEDİK DURDUK HİÇ DUYANNNNN
YOKKKKKKKKKKKKKKKKK

3 Temmuz 2008 Perşembe

ÇEVRE kirliliği

Çevre kirliliği çok yaygınlaştı ,denizler ormanlar hiç bugune kadar görülmemiş şekilde harcanıyor ,nereye kadar gidecek bu durum bizim çocukarımızdan ödünç aldığımız bu değerleri harcayanların insanlık suçu işlediği belli,insanlık suçu isteyenler ise devletleri yönetiyor gelecek için umut besleme şansımız azalıyor.Silkinin ve kendinize gelin.ÇEVRE HEPİMİZİN.

26 Mayıs 2008 Pazartesi

nükleer enerji ve deprem


Nükleer enerji sağlama sevdasında olan kişiler ,deprem ve sonucunda nükleer enerji santrallerinin durumu ve hesaplarını yapıyorlarmı acaba? Sanırım bunun hesabını dayanıklılığını ölçüyorlardır.Neye Göre ? 10 büyüklüğünde bir depreme göre mi bilmiyoruz.Eğer deprem sonucunda hesaplamalarda bir hata olduğunda sonucunu düşünmek bile istemeyiz.Çernobil.....
Ne oldu yıllardır insanlar patır patır dökülüyorlar,sorumlu varmı ne yazıkki yok ,zaman aşımı
ve genel af gibi bir şey yani ,çay içenler nerelerde ,milletin gözünün önünde tiyatrolar sergileyenler nerdeler ,cevap yok ne var bir sürü kanserli hasta ,neden? Doğa şartları,Doğa şartlarını değiştiren kim? insan.Ne olacak bunun sonu demeden nükleer enerji santrallerine
hayır.Deprem bölgesi ülkemiz çok fazla risk altındadır,insanlığa bu kötülüğü yapmamak için
yine hayır diyoruz..
cahit Karakoç..Niğde çevre eğitim derneği