21 Şubat 2008 Perşembe

ÇEVRE

Çevre ile ilgili ses online yazılan bir yazı ilginç böyle bir yazı için kendilerine teşekkür ediyorum.

Hadi Uluengin'e 'züppe'ce bir yanıtHürriyet Gazetesi yazarlarından Hadi Uluengin, yazısının başlığını “Çevrecilik mi, Züppelik mi?” atmış.“Modern Zamanlar” yazarı, militan çevrecilere çok kızmış, “çevrecilik olsa olsa “emniyet supabı” niteliğinde “orta yol”cu tatlı “bela”lar biçiminde olmalı, bunun dışındakilerin ki, tarikatçılıktır, ekolojik şımarıklıktır, züppeliktir. Kendisinin de “estetik kıstaslarından dolayı otomobil direksiyonuna ancak "pekari" denilen ve soyu tükendiği iddia edilen Güney Afrika hayvanının nadide derisinden eldivenle değme "züppelik"inden (!) taviz vermediğini” yazmadan edememiş.Züppe kimdir? Sözcük anlamına göre züppe ; "Giyimiyle, sözleriyle, diliyle, düşünüşüyle toplumun gülünç ve aykırı bulduğu, yapmacık ve aşırılıkları olan”dır.Hadi Uluengin, züppeliğin anlamını bilerek mi kullanıyor, yoksa züppe diyerek küfür mü ediyor? Yazıdan öfke yansıyor ve "züppelik" sözcüğünü kullanılıyor. Anlaşılan küfür olarak kulanılmış.Çevrecilerin, ekoljistlerin, hayvan hakları savunucularının, kısacası yaşam savunucularının kızdırdığı kişi yalnızca Hadi Uluengin değil.Daha geçenlerde, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Manisa Develi Köyü’ndeki çöp depolama alanı ile ilgili dava açan çevrecilere, yer seçimi kararını iptal eden Manisa İdare Mahkemesi’ne kızmamış mıydı ? “orası yasak, burası yasak, o zaman götürelim şehrin göbeğine dökelim. Eğer yürütmenin yerine kendisini koyacaksa buyursun 'şuraya dökün' diye teklifte bulunsun” dememiş miydi? Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, yaşam alanlarını yaşanmaz hale getiren altın madenciliğine karşı çıkanlar için “bir avuç çapulculara pabuç bırakmayacağız”, “bunların kökü dışarıda”, dememiş miydi? Maliye Bakanı Kemal Unakıtan da “50 kişiyi soyuyorlar, pijamaların altını giydiriyorlar, üstü yok, yallah dışarı” sözleriyle yaşam savunucuları ile alay etmemiş miydi? Başbakan Tayyip Erdoğan; “çevrecilerle mücadelemizi vereceğiz” demişti. FBI da, “En büyük tehlike çevreciler ve hayvan hakları savunucularıdır” alarmı vermişti.Günümüzde küresel sermayenin gözünü diktiği en önemli kar alanları, enerji ve diğer doğal kaynaklar ile tarım alanları ve su kaynakları kısaca yaşam alanlarıdır. Karlarına kar katmak için sömürüyorlar, alan ediyorlar. Yaşam savunucularını bu talanın önündeki en büyük engel olarak görüyorlar. Onlar ancak “orta yol”cu çevrecilere tahammül gösterebiliyorlar, hatta kirletmelerinin, yok etmelerinin bedeli olarak orta yolcu çevre örgütlerinİ kurduruyorlar, bir yandan vicdanlarını temizliyorlar bir yandan da kirli düzenlerinin sürmesini sağlıyorlar. Hadi Uluengin’in sözünü ettiği ve olumladığı “emniyet supabı” olarak gördükleri bunlar işte. Hiçbir çevre kaygısı taşımayan, canlıların yaşama alanlarını yok eden, tek hedefin sermayeye yeni kazanç ortamları yaratmak olan politikalar büyük merkezlerden üretiliyor, bizim gibi ülkelerin hükümetlerine uygulama görevi veriliyor. “Modern Zamanlar” yazarları da kolaylaştıran yazılar yazıyorlar. , diğer canlılarla birlikte, kendimizin, çocuklarımızın yaşamını, dönüşü olmayacak tehlikeye atan türden yaşamsal meselelerdir. Bu tehlikenin aklı başında olan herkesçe artık görülmesi gerekiyor. Asıl “gülünç” olan geliyorum diyen tehlikeyi görmemektir.Paradan başka şeyi önemsemeyen beyaz adamdan çok çekmiş olan Kızılderili’nin uyarısında yer alan; “Son ırmağın kurumasını, son ağacın yok olmasını, son balığın ölmesini” önlemek, çocuklarımıza yaşanılası bir dünya bırakmak için “züppelik”le suçlansak da yaşamı savunmayı sürdüreceğiz.

SESONLİNE den alıntıdır..